21.2.23
YARATICI ŞEYLER
Bir zamanlar bi aile atölyesi yapıp sonra bu mektubu göndermişim..
Herkese merhaba
Günlük yaşamda "yaratıcılık" konulu atölyemizde çocuklardan sonra yaratıcılıkla ilgili en çok ilham veren insanlar/kafalar üzerine sohbet ettik. Bu kişilerin ortak özelliği "çocuk gibi düşünebilmeleri" demiştim. Çocuklarla yakın temasta kişiler olarak :) bu kafaları seveceksiniz. Katılımcılara göndermek üzere atölye notu olarak yazmaya başlamıştım ama sonra niye tüm ailelerle paylaşmayalım ki dedim.
KERİ SMITH ile başlıyoruz.
Dünyaya Keşfetmek için nasıl bakılacağını eğlenceli bir dille anlatan bir sanatçı Keri Smith. Geçtiğimiz yıllarda Pegasus yayınları tarafından keşfedildi ve bir kaç kitabı Türkçeye çevrildi.
Nasıl Dünya kaşifi Olunur? bunlardan ilki.
Çer çöp avıcısı ise bulduklarını gördüklerini dökümante etmede yardımcı olacak bir başka kitabı (defter de diyebiliriz bu kitaba)
Bence en güzel kitabı Bırak Dağınık Kalsın. MESS (Çünkü doğrudan hangi sanat ve bilimden referans aldığını da alıntılarla anlatıyor)
Kitapları sadece okunmuyor, sayfaları dönüştürülüyor. Verdiği yönergeler ile tanınmaz hale gelmiş olanları var. Paralama defteri videolarını izlemek çok eğlenceli ve ilham verici
Keri Smith duyuları aktifleştiren ve etkin bir görme sağlayacak çeşitli yönergeler veriyor grafik kitaplarında. Mesela şöyle şeyler.Şimdi bu mailli okurken bir tanesini deneyelim. Masanız. Her gün gördüğünüz, kullandığınız masanıza bakın ve onun hakkında 20 şey söyleyin/yazın.. Masamın 4 tane ayağı var ve ahşap ve ....... şeklinde devam ederken gözlerinizle gördükleriniz tükenince diğer duyularınıza geçebilirsiniz. Masanızın sesi nasıl? Masanızın boyutu kaç kalem? Masanız üzerinde 1 aydan daha uzun hiç kıpırdamadan duran dostları var mı? Masanızın gözü var mı?
Atölyemize SARAH FANELLİ 'nin KİMSİN SEN? Sorusuyla başlamıştık. Sarah Fanelli 'de bir grafik sanatçı. "The Onion's greate escape" kitabında soruları cevaplayıp kitabın ortasındaki soğanın kaçmasına yardım etmemizi istiyor. Kulağa komik geldiğini biliyorum ve gözünüzde kitabın ortasından kaçan bir soğan kim bilir nasıl canlandı tahmin edemiyorum ama isterseniz şuvideoda nasıl bir kitap olduğunu görebilirsiniz.
"Bir kitap okudum hayatım değişti " diyemeyiz belki ama " Bir kitap okudum ve sorduğu sorular üzerine hala düşünüyorum" dedirten bir kitap bu. Sarah Fanelli'nin sorularından bir kaç örnek koyuyorum buraya. Kitap Türkçe'ye henüz çevrilmedi ama sayfa sayfa sorulara erişmek mümkün.
Sara Fanelli ile bir duvarda tanışmıştım :) Tate Modern için hazırladığı "Art Time Line" ile. Kendisinin haberi yok ama şöyle bir oyun oynanıyor şu çalışmasıyla. Bir zaman ve akım seçip adını hiç duymadığı temsilcisinin dünyasına dalabiliyorum.
Şu videoda bu müthiş işini görebilirsiniz. Sayesinde az önce Cubism in ilk dönem sanatçılarından Juan Gris ile tanıştım mesela.Zamanda ve sanatta yolculuk için güzel bir oyuncak.
Mailin güzeli kısa olandır. Sohbetimizde bahsettiğimiz, Bruno Munari , Harve Tullet, Suzy Lee ile ilgili paylaşımlar bir sonraki mailime kalsın isterseniz. Planlayabilirsek belki KERİ SMITH OLMAK, BRUNO MUNARİ OLMAK tadında atölyeler şekline devam eder bu sohbetler. Sorular/Meraklar için arcbeyhan@gmail.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.
30.11.22
UYGUNSUZ KIYAFET
Yıllarca tozunu bile alma şimdi bir günde 2. yazı..
Satılarımı sayıyor burası.
3. satıra geldim ve giriş yapamadım konuya
Çünkü zor bir konu..
ve 5. satır
Tolga, bir kaç ay önce anne olmaya uygun bir yapım olmadığını söyleyiverdi.
Çok düşünmeden, suçlar gibi de değil , bir kavga başlatmak ya da acıtmak için de değil. Bir tartışma da yok fonda.. 7. satırdayız. Sonbaharın başındaydık. Bugün sonundayız.
Ben kızabilirdim bu söyleniveren şeye. Yani kendimden bunu bekledim. Gözlerimin kararmasını fln. Öfke karanlık bir şey biliyorsunuz.
Hiç bir şey diyemedim. Derin bir üzüntü duydum.. Sonra bu cümleyi güzelce paketledim içimdeki bi rafa koydum.
Ara ara paketinde hışırdıyor. Üzüntü var sanırım içinde ama denizin rengi yaprakların rengi derken üzülesim gelmedi.
Bir kez Cemlerdeydik. Cem nasılsın diye sorunca, ki bence şöminenin sıcaklığının etkisi de olabilir çok sıcaktı yüzüm, sıcak sıcak ağladım ve iyi geldi. İyiyim ama anne olmaya uygun değilim belki de dedim.
On ikinci satır. Paketi açılmaya çalışan yerinden bir güzel bantladım ve rafa koydum. "Şefkat görünce ağlıyorum" diye aklımın sarı post it ine yazdım.
13. satırı atladım ve 14. satır sahiden ay gibi güzel. Fotoğraf . Geçtiğimiz yıldan bir günden. Sabah. I love sabahlar. Evin ortasına bir şişme yatak kurmuştuk. Evin tam ortasında bir yatağın olması çok ilginç bir şeydir demiştir dün derste Memed Bey. Çok havalı yatağımızda zıplayarak birbirimizi düşürmece oynuyorduk Samirle. Düşmek kafayı kırmadıkça eğlenceli birşey. Çok gülüyor insan. Dolu dolu gülüyor. Sahiden anne olmaya uygun bir yapı değilim belki de. Uygunsuz kıyafetim bazen.. Bunun üzerine de şiir yazmayı denemeliyiz samirle. Önce şiir gibi şiirlerle dalga geçip, sonra gülüp sonra yazarız bence.
BİR FİNCAN BULDUM
Evde bir fincan buldum.Minicik bir şey. 3 yudumluk.
Ondan daha kırılgan daha zarif bir şey görmemiş olabilirim. İlk önce hiç dokunmayım arkadaşa dedim. Belli ki bu evin ilk yılarından geliyor. Benden 50 yaş kadar büyük olmalı. Kendimi tutup onunla konuşmuyorum ama bir şarkı mırıldanıyor ve duyabiliyorum. Animizm dönemim hiç bitmeyecek . Ben tozlanmış bloğuma bunları yazacağım. Neyse ki çok fazla insan görmeyecek. Fincanla bugün küçük bir sır paylaştık. Onu ölürüm de yazmam buraya. Kelimelerim azalıyor. Şaşkınlıkla izliyorum halimi..
8.5.20
Dünya değişmiş yine.
Her şey çok kolay ama "çok" aynı zamanda. O kadar çok ki, korkutucu.
Bu eğitimler mesela. Her şeyi kafamın içine alabilirim ve kocaman bir kafam olabilir.
O koca kafayla çok biçimsizleşebilir herşey. Yemek yemeyi unutabilirim bunları incelerken, katılacağım toplantıları unutabilirim. Hayal kurmaya başlayabilirim ve kendimi durduramayabilirim. Yazarken farkettiğim; iyiki bloglar artık okunmuyor :) iyice aklıma geldiği gibi çıkarıp yapıştırabilirim kelimeleri buraya. Buraya ulaşmak zor artık. Çünkü çok var.. Çok daha kolay yerler var. Bu dediğim MOMA nın müthiş eğitimleri.
Bu eğitimler mesela. Her şeyi kafamın içine alabilirim ve kocaman bir kafam olabilir.
O koca kafayla çok biçimsizleşebilir herşey. Yemek yemeyi unutabilirim bunları incelerken, katılacağım toplantıları unutabilirim. Hayal kurmaya başlayabilirim ve kendimi durduramayabilirim. Yazarken farkettiğim; iyiki bloglar artık okunmuyor :) iyice aklıma geldiği gibi çıkarıp yapıştırabilirim kelimeleri buraya. Buraya ulaşmak zor artık. Çünkü çok var.. Çok daha kolay yerler var. Bu dediğim MOMA nın müthiş eğitimleri.
14.4.19
BAZEN BİR SEY YAPMAK HİÇ BİRŞEY YAPMAKTIR
25.3.19
Yürüyelim mi?
ve okuyalım mı bunu ?
kitabın tamamı olmasa da bunu da..
ve burada şu kitaplardan alıntılarla yazılmış bir yazıya göz atalım.
By: Andrea Phillips
Cultural Geographies, Vol. 12, No. 4 (October 2005), pp. 507-513
Sage Publications, Ltd.
The Art Bulletin, Vol. 87, No. 4 (Dec., 2005), pp. 664-687
College Art Association
By: David Pinder
Ecumene, Vol. 8, No. 1 (January 2001), pp. 1-19Sage Publications, Ltd.
ve tek tek neymiş bu kitaplar diye baktıktan sonra yürümeye devam edelim.
Bu muhteşem blogda bir süre duralım.
Sonra şu müzeyi gezelim..
Ben follow the echo yazısını görünce çıktım yoldan. Yoldan çıkmak için şuraya
Hayır ben rotada kalacağım diye tutturanlar buradaki videoyu izleyerek devam edebilir.
Ben bu sayfada en çok şuna sevindim. Neden ve kimden bahsediyorsa hepsini biliyordum/tanıyordum.:)
http://terirueb.net/ için girdim bu sayfaya ve kaldım bir süre orada.
burada dünya kadar makale, yürümek üzerine. içlerinden bi tanesi hemen dikkatimi çekti. Taştan gps e diyor :) . Ve ne komik ben de taştan başladım..
tate de ne varmış bundan taam 5 yıl önce. (Ablamın bir arkadaşı vardı, uçan arabalar buluncak ve ben göremeyeceğim diye üzülen. Ben de kaçırdığım ve kaçıracağım herşey için böyle ağıt yakabilirim. Ömür dediğin yetmiyor hiç birşeye. )
Ah bu çok güzel. çok çok güzel.
Bu da öyle.
walk your city diyor burada.
Ben bu sayfada en çok şuna sevindim. Neden ve kimden bahsediyorsa hepsini biliyordum/tanıyordum.:)
http://terirueb.net/ için girdim bu sayfaya ve kaldım bir süre orada.
burada dünya kadar makale, yürümek üzerine. içlerinden bi tanesi hemen dikkatimi çekti. Taştan gps e diyor :) . Ve ne komik ben de taştan başladım..
tate de ne varmış bundan taam 5 yıl önce. (Ablamın bir arkadaşı vardı, uçan arabalar buluncak ve ben göremeyeceğim diye üzülen. Ben de kaçırdığım ve kaçıracağım herşey için böyle ağıt yakabilirim. Ömür dediğin yetmiyor hiç birşeye. )
Ah bu çok güzel. çok çok güzel.
Bu da öyle.
walk your city diyor burada.
10.3.18
beyhan ı kaybetmişim haberim yokmuş
Onu gittiğim bi yer de mi unuttum acaba.
Yanlışlıkla düşürdüm belki.
Neşeli, heyecanlı, bi grip yaşam aşkı ile dolu beyhan ı kaybetmişim haberim yokmuş.
Birinci tekil şahısa geçeyim. Gece gece zihnim yoruluyor kendimden başkası gibi bahsederken.
HATIRLIYORUM
Anne olmuştum. Mutluydum. Kocaman göğüslerimden 4 gün süt gelmemişti kendi sütümden zehirlenmiştim ama mutluydum. Bir kedi doğurmuştum. Gözüm dünyayı görmüyordu. Hiç birşeyi..
Aşık olmak gibi bişeydi.
Sonra kaygı.. Sonra yıkım.
Sonra ne kadar korkunç bir şeye senelerce göz yumdum diye kızma.
Önce herşeye kızma.
Sonra herşeye kızdığımdan çok kendime kızma.
Sonra kedinin büyümesi.. Birbirimize sokulmamız. Birlikte büyümeye başlamamız.
Sonra kaygı. Nasıl yapıcaz. Tek başımıza korkusu.
Sonra ne olursa olsun yapmak.
Sonra mutluluk. Kedinin gifted (bulamadım sahiden türkçe daha güzel söylenişini) doğması.
İyileşmemiz.
Ara ara kızmam kendime.
Kediyi doğurmuş olduğum için çok da kızamamam.
Sonra hayat..
Sonra aman ayaktayım ölmedim hayattayım duruşu.
Sonra bunun içinin boşalması.
Boşalan her şeye kedinin dolması.
Kediye bağlanma.
Kediye bayılma..
Sonra aa bi beyhan vardı diye hatırlama.
Ben yani . ben hatırladım. beyhan vardı diye.
sonra bi gün yani bu gün, bütün duygularımla içer gibi müzik dinleme.. kederlenmek için değil, bir duygunun sesini aramak için değil, sadece müzik için..içime o eski grip değil garip yaşam enerjisinin dolması..
Sonra bu yazı..
on the way again..
eski dost..
özledim seni.
29.12.17
22.6.17
Gözlem ve Dokümantasyon üzerine uzun bir aradan sonra kurcalamalar
20.6.17
okumaya başlamak.. dikkati yoğunlaştırabilmek.
Ve en önemlisi çizebilmek.
Hala bi ters bi düz görsem de basit bir çizimi yapmak saatlerimi alsa da çizebiliyorum.
Geçenlerde okumalı şeyleri çizmeli şeylere göre ne kadar da kolay! yaptığımı tarif ederken, "çünkü kelimelerin sağı solu yok!" dedim. Bu cümleyi bi yerden mi duydum acaba diye düşünüyorum gerçi. Kelimlerin sağı solu yok ama daha fena bi durum var. Harfler bir araya geliyor ve onlar kelime oluyor ve o kelime bi anlam taşıyor ya... O anlam görünen bir şey değil. Hayalet gibi bişey daha doğrusu. Bazılarına görünüyor bazılarına görünmüyor. Bazı insanlar o anlamları hiç bir zaman göremiyor. Görünmeyen bir şeyi tarif etme durumunda kalıyorsun, uğraşıyorsun uğraşıyorsun, o kelimeyi anlatmak için 50 kelime kullanıyorsun ve en sonunda "haaa" diyor "şunu mu demek istiyorsun?", "ve de şunu".. Maalesef dediğini karşılamıyor söyledikleri. Ortada bir sürü kelime.. Ama hiç biri beklediğin anlamı yüklenmemiş. Öyle saydam saydam harflerden oluşuyorlar yan yana dizilmişler. İç organları yok. Kan dolaşım sistemi filan yok. Öylesine kelimler. Konuşmalar. Yazılar.. Tam şimdi yazdığım gibi öylesine yazılmış şeyler.
okumaya başlamak. dikkati yoğunlaştırmak.. başlığına döneyim.
Şunu okudum.
Sonra da şunu
Hala bi ters bi düz görsem de basit bir çizimi yapmak saatlerimi alsa da çizebiliyorum.
Geçenlerde okumalı şeyleri çizmeli şeylere göre ne kadar da kolay! yaptığımı tarif ederken, "çünkü kelimelerin sağı solu yok!" dedim. Bu cümleyi bi yerden mi duydum acaba diye düşünüyorum gerçi. Kelimlerin sağı solu yok ama daha fena bi durum var. Harfler bir araya geliyor ve onlar kelime oluyor ve o kelime bi anlam taşıyor ya... O anlam görünen bir şey değil. Hayalet gibi bişey daha doğrusu. Bazılarına görünüyor bazılarına görünmüyor. Bazı insanlar o anlamları hiç bir zaman göremiyor. Görünmeyen bir şeyi tarif etme durumunda kalıyorsun, uğraşıyorsun uğraşıyorsun, o kelimeyi anlatmak için 50 kelime kullanıyorsun ve en sonunda "haaa" diyor "şunu mu demek istiyorsun?", "ve de şunu".. Maalesef dediğini karşılamıyor söyledikleri. Ortada bir sürü kelime.. Ama hiç biri beklediğin anlamı yüklenmemiş. Öyle saydam saydam harflerden oluşuyorlar yan yana dizilmişler. İç organları yok. Kan dolaşım sistemi filan yok. Öylesine kelimler. Konuşmalar. Yazılar.. Tam şimdi yazdığım gibi öylesine yazılmış şeyler.
okumaya başlamak. dikkati yoğunlaştırmak.. başlığına döneyim.
Şunu okudum.
Sonra da şunu
10.6.17
Tatile çıkmak gibi
Hızlı tüketen sosyal medyadan çekilmek tatile çıkmak gibi geldi.
Gece gündüz proje çizmek gibi haller olsa da arada, eskisi gibi bişeyler öğrenmeye başladığım boşluklar olmaya başladı
Gece gündüz proje çizmek gibi haller olsa da arada, eskisi gibi bişeyler öğrenmeye başladığım boşluklar olmaya başladı
18.5.17
faideli sayfalar
Birşeyler bulup bulup sonra dağılıyorum.. Benim sadık sayfamda toplamak bir çözüm olur belki...Okuyup ilgilenen birileri de çıkar belki ..
- The Descriptive Review of a Child ile ilgili şeyler buradan ya da buradan ya da şuradan olmadı buradan okuyup ilerleyebilirim..
- Bu yaklaşımın kaynağı bir üniversite onun kitaplığı şurası
- Belli zamanlarda toplanıp çocuğu görmek üzerine çalışıyorlarmış ya, o toplantıların içeriğindeki sunumların formatı şöyle
- Bir insiyatif bu eğitim reformu üzerine çalışıyor.
22.12.16
HOLLY CUMA 06
İlk maillerde daha bir özgürdüm sanki... "Sevdim bunu belki sizde seversiniz" idi aklımdaki cümle . Sadece buydu..Hem araları açıldıkça hem de sayıları arttıkça biraz azaldı özgürlük. Sınırlarını deneyen çocuklar gibi davranmak isteği geliyor böyle olunca. Yaramazca.. Bekleneni yapmamak .. "Senden hiiiiç beklemezdim beyhan" denilmesini sağlamak :) Ve yeniden özgür olmak.
Bu nedenle tozlu mu tozlu bir arşive dalmak istedim bu sefer..Toza alerjisi olanlar, hapşırsın kaşınsın istedim.Bu kadar araştırma referanslı yazılara gıcık olanlar varsa kaçsın istedim ve kaçmak isteyenler için kapı da koydum bir tane :)
Hadi başlayalım.
Bir şey buldum..
Bir arşiv (sanırım)
Kitap, film, poster önerileri var içinde. Hiç bir yerde görmediğim enteresan enteresen kitapları, hiç duymadığım filmleri anlatıyor.
Serbest kurcalamak isteyenler buradan lütfen.
Benimle birlikte gezmek isteyenler aşağıdan devam edebilir.
- Skype bulunmadan çok çok önce.. Hatta telefon yeni bulunmuş, birileri görüntülü telefon üzerine yazmış ve çizmiş. Victorian tarzı Skype. Yıl 1879. Graham Bell telefonu icat edeli 3 yıl olmuş. Hayalperest çizer George du Maurier şu gördüğünüz görüntülü telefonu hayal etmiş. Graham'a değil de neden Edison'a maletmiş anlamadım gerçi :) ( Bu paragrafı yazarken pek ilginç şeyler öğrendim. Ya ne zaman bulunmuştu telefon diye bi bakayım dedim bambaşka yerlere gittim. Siz de gitmek isterseniz buradan çıkıp, telefonu Graham Bell mi yoksa Elisha Gray mi buldu tartışmalarına bir göz atabilirsiniz? " Sadece tesadüf müydü?" diyen iyi ama biraz sıkıcı bir yazı da burada. Diyelim ki ikisini de okudunuz ve siz de benim gibi Meucci de kim dediniz. Telefonun asıl mucidi Meucci nin hakkının yendiğini anlatan hikayeye buyrun lütfen.
- Savaş. Önümüz arkamız, sağımız solumuz savaşken savaştan bahsetmek olmazdı ama bu Holly Cuma (işe )yaramaz demiştim. Savaş kadar işe yaramaz değil belki ama biraz can sıkıcı bazı yerleri. Neyse arşivde 2.Dünya savaşının havadan çekim fotoğraflarına rastladım. Dünyaya neler yapıyoruz böyle..
- Hava dedim de biraz daha yükselelim de uzaydan bakalım bir yerlere. Uzayda çekilmiş 8400 den fazla yüksek çözünürlüklü fotoğraftan bahsediyorum. Bu sefer. PublicDomainReviuw
sayesinde haberim oldu ama flickrlinkinden daha kolay bakılıyor :) - Çok havalandık düşelim. Ya da biz düşmeyelim kedi düşsün, nasıl olsa bir şey olmuyor. (kötü çocuk olmamın sınırı yok) Kedilerin düşmesini araştırmış birileri. Birileri Fotoğraflamış,
birileri Analizetmiş birileri de özetlemis
Bu Holly Cuma da burada bitmiş.
İyi Haftasonları
1.12.16
HOLLY CUMA LİNKLERİ 05
Holly cumalar ne oldu diyen yok mu?..
Bilmiyorum ki.. Hep beraber dağılıp duruyoruz.. Ben dağıldım belki siz de öyle..
Hadi şimdi toplayalım parçaları.
Yeniden başlatmayı deniyorum bakalım.,
- Bu kitap gördüğüm en en güzel matematik kitabı. Okul öncesi (bence 3- 4 yaştan bile başlatılabilir rahatlıklar) ilkokulu kapsayan, çocukların kendi yollarıyla matematiği öğrenmelerini destekleyen yılların deneyiminin kağıda geçmiş hali. Mathematics their way... Adı bile güzel..Ben de kopyanın kopyasının kopyası bir baskı var ama digital halini görünce çığlık attım. Beklentiyi çok yükseltim dimi :) Kitapta en sevdiğim bölüm, okul öncesinde matematik yolla algılamaya girişte grafiğin kullanılması metodu.. Bi de vucütla, ritmle , renkle öğrenmeleri desteklemesi yok mu ..
- Isınma turu gibi olsun. Maira Kalman'ı anlatayım.. Hem cool olup cool cool işler üreten biri insanın içini ısıtır mı? Herkes yapamaz da Maira yapabilir bunu. Ben ilk bu videosunu izlemiştim. Sanki hayatına davet etmiş beni gibi gelmişti. Herkes bunu da yapamıyor.. Samimiyetle. Onu öyle sevdim ki o olmak istedim ve oturdum bunu yazdım.. Kendim olmakla ilgili sorunlarım olduğu bir dönemdi belki de :) O zamanlar blog yazardım.. Aşağı doğru sonsuz giden bitmeyen defter bulmuşlardı. Ne şaşırtıcı birşeydi dimi blog.. uff her şeye şaşırırdım.. İnsanlar neden benim kadar şaşırmıyorlar diye de şaşırırdım.. Maira da blog yazmış. Newyorker'da ona da düşey bir sütün vermişler. Yazmış ve çizmiş.. ve sonra bir kitapta toplanmış o digital sayfalar. Bir arkadaşım o kitabı bana hediye etti. Nokta gibi davranıyorum ona. Herhangi bir şey okuduktan sonra açıp ondan bir sayfa okuyorum. Başka bi kitabını daha önermek için azıcık bakındım da şu kitabı görünce yamuldum. Şu maili alan ve şu anda yurt dışında olan kim varsa bulup getirse ya bana :).. Maira çizmiş Daniel yazmış.. Min (Minerva'nın kısaltılmışı) Basket takımı yıldızı eski sevgilisine neden ayrıldıklarını anlatan bir mektup yazıyor ve ona bir kutuda birlikte sahip oldukları bir takım eşyaları gönderiyor. This is the box, Ed. Inside is everything.Two bottle caps, a movie ticket from Greta in the Wild, a note from you,a box of matches,your protractor,Joan's book,the stolen sugar,a toy truck,those ugly earrings,a comb from the motel,and the rest of it. This is it, Ed.The whole story of why we broke up. demiş. Bazen masallar tedavi eder acıları/korkuları bazen de böyle kitaplar. Acı bir ayrılık hikayesi olmasına rağmen sonu umutla bitiyor demişler. Öyle olmalı yoksa çocuk kitapları arasına koymazlardı herhalde. Alıp yaralarıma süresim geldi :) Yara dedim de Yara (Scar) diye bi kitap var. Neyse, o başka bir Hollycuma linki olsun.
- Ya işte böyle Ed'ten Ted 'e geçelim en iyisi :) ..TED radyonun eğitimle ilgili konuşmalarının linkini paylaşasım geldi.. Yürüyüşlere eşlik edebilir konuşmalar. Ben muhteşem ingilizcemle uğraşmaya karar verdim de bir nedeni de bu bir anda TED le ilgilenmemin :) Ama UNSTOPPABLE LEARNING çok ilginç bir konu..
Bir sonraki holly cuma da görüşürüz diyelim.
20.5.16
HOLLYCUMA LİNKLERİ 4
Yine bir Holly Cuma ile karşınızdayım...
3-4 tanesini yedim.. ve iki kilo aldım. Neyse yaz geldi veririm :)
- Shakespeare gibi yazmak için önce Shakespeare gibi yazmak gerek. Bir kuş kanadından kalem yaparak başlayabiliriz (Thegurardian in under7 galerisinde anlatıyor nasıl yapabileceğimizi)
- Guardian'ın tamamını okumuyorum ama childrenbooks köşesini takip ediyorum yıllardır. How to draw girince insanın içinden çıkmak istemeyeceği hazine sandığı gibi bişey.
- Girip kurcalamaya üşenirsiniz gibi geldi :) o yüzden sizin yerinize kurcaladım :)How to draw Shakespeare i buldum. Bu cuma takıldım kaldım Shakespeare'e..
- MIT'ye bak sen!.. Shakespeare'in tüm eselerini yayınladığı bir site yapmış.. herşey var burada...
Son olarak bi link değil bi oyun.. benden :)
Edinburgh'da aylak aylak dolanırken karşılaşmıştım bu oyunla. Shakespeare'in sonelerinden satırlardan damgalar yapmışlardır.. Rastgele basıyorsun mühürleri ve yine şiir yine şiir..
Şiirin müzik olduğunu düşündürmüştü.. Anlamlı/Anlamsız kelimeleri, cümleleri sıralıyorsun ve sesi müzik gibi geliyor kulağa..
Gelelim oyuna..
Şu MIT arşivinden bir kaç sone seçip, basıp satır satır kesip, rastgele birleştirip, sesini dinleyin..
Stain to all nymphs
Ten kisses short as one, one long as twenty
That Time will come and take my love away
But since your worth, wide as the ocean is
But why thy odour matcheth not thy show
Why? :)
Dadaistlerle Sheakespare'i buluşturduk ya , artık hafta sonu gelebilir.
İyi Haftasonları
beyhan
15.4.16
HOLLY CUMA LİNKLERİ 3
Ayın yarısının cumalarını atlamış olabilirim nedeni gezmek değil dalgınlık. Neyse yine dalmayım :) Buyrun Holly cuma linkleri..
- Mause'u hareket ettirip, Jacson Pollock gibi çizmek mümkün..
- Bulutlara baktığımı biliyordur, tanıyan beni. Ve hep devrik cümle kurduğumu da bilir :) Bulutlara bakma sevdam, Gavin Pretor Pinney'in "Bulut Gözlemcisinin Rehberi" kitabını okumaya başlamadan az önce başladı. Sonra da çığrından çıktı. "Bazen hiçbir şey yapmamak için bahanelere ihtiyaç vardır, Ve bulut gözlemleme hiç bir şey yapmamayı meşrulaştırıyor" diyor, Gavin.. İşte tam da bunun için bulutları gözlemliyorum. Kendisinden dinlemek/izlemek için buraya tıklayın.
- Sanat nedir diye düşünüp duruyorum yıllardır. Yani Jacson Pollock boyaları tuvale fırlatmış ve sanat olmuş. Ben de yapabilirim demediniz mi şimdi denerken. Hatta aynısını yaptınız az önce :) Sanat oldu mu? Daha fena sorular da var? Sanatı sadece sanatçı mı yapar? Sanatçı'nın dışkısı da sanat mıdır? Son soruyu ben sormadım.. Piero Manzoni sormuş. Geçen sene bir çocuk kitabında tanıştık onunla. Dışkı mevzusuna gelince. Manzoni, bahsettiğim soruyu sormuş ve sonra cevabı bulmak için dışkısını 30 gr lık kutulara koyup önemli galerilere satmış. Nefesini de bir balona doldurup sergilemişliği var kendisinin. Bu linkte Manzoni'nin bunlara benzer ilginç işlerine dair herşey var. En hoşuma giden tarafı, yazıyı yazanın çok tatlı bir dille Manzoni ile kurgu bir röportaj yapmış olması.
- Maker hareketi ni duydunuz mu? Çocukların geleceği diyip duruyoruz da, geleceklerinde ne tür becerilere ihtiyaçları olacağını düşünemiyoruz sanki...Maker hareketi (Adı da pek güzel) buna kafa yoruyor işte. Teknoloji desen, o kadar sanal ve soyut değil mevzu. Eliyle koluyla, aklıyla ve teknolojiyle haşır neşir olup, tüketici değil üretici olmayı harekete geçiren bir hareket diyim. Gerisini okuyun ya da linkteki videodan izleyin.
- Ne güzel dükkanlar var yahu.
İyi Haftasonları
27.3.16
HOLLY CUMA LİNKLERİ 2
Zor bir haftaydı. Dünyanın yarısı her gün karanlık oluyor. Alışmış olmam lazım ama hala karanlık yüzünü görünce (dünyanın, hayatın, insanın) ağır geliyor..Holly Cuma Linkleri biraz da bunları bir süreliğine unutabilmek için..Hafta boyunca aklıma geldikçe ekledim aşağıdakileri. Hazırdı. Zor hafta zor bir günle bitti :( umarım mutlu bir haftaya başlıyoruzdur hep birlikte...
- İlk link bir arşiv.. Birileri üşenmemiş yaklaşık 2-3 yaş aralığında (24-40 ay) çocukların çizimlerini, (bir kısmının karalama evresinde olduklarını tahmin edersiniz) , karalamalarını, noktalamalarını ilk çizgilerini, ilk motiflerini tek tek kayıt altına almış. 8000 kadar olunca bu yaş dönemlerine dair fikir sahibi oluyor insan. Soldaki menüden kategori seçerek bakabilirsiniz.
- İkinci link de bir arşiv :) MOMA koleksiyonunu internet üzerinden paylaşıma açmış. Momo kadar olmasın Moma'yı çok severim. Onunla ilk kez üniversitede eski bir fransız dergisinde karşılaştık. Adını bi türlü telafuz edemediğim bu dergide, heykel bahçesinin 4 mevsim halinin fotoğrafları vardı.Uzun uzun baktım fotoğraflara (yarım saati bulabiliyordu bu bakmalar bazen) A farkettim de bir şeye böyle uzun baktığımda genelde oraya gidebiliyorum, bir nevi ışınlanmayı bulmuş olabilir miyim :).. Neyse, teşekkürler MOMA
- Bu Holly Cuma görsel yüklü olacak ama Book By Its Cover ı da eklemek istedim. Ben çocuk kitapları kısmını sevdiğim için onun linki açılacak. Gerisini kurcalarsınız. Tasarım kitaplar ve sanatçı eskiz defterleri var içinde. Her kitap tek tek önerilesi. Maden gibi bişey.
- Bilmem farkında mısınız kendimi tutuyorum ve reggio meggio demiyorum hiç :) Ama Melisa Scott'un çocuklara bakışı ve dokümantasyonları çok etkiledi beni... bir tanesinin linkini iletiyorum diğerlerini izlemek isterseniz sizi tutmam. Seeing Children, çocukları gözlemek (reggio da çocuğu dinlemek denir) üzerine biraz eleştirel bir bakış. Gerçekten, çocukları görebiliyor muyum diye düşündürdü bana.. (düşündürdü beni de olabilir:)
İyi Haftasonlarıbeyhan
18.3.16
HOLLY CUMA LİNKLERİ 1
Selam...Şu çoğu zaman başına çakılıp kaldığım internette gördüğüm, (okuduğum izlediğim) beni heyecanlandıran, ilham veren şeyleri cuma günleri paylaşayım diyorum.Her cuma olmayabilir ama cumaların bir kaçında paylaşmaya devam ederim umarım.
- Geometri ve Sanat.. 1923 doğumlu Ellsworth Kelly yi ve işlerini tanımak ve bildiğinden çok daha fazla geometrik form olduğunu görüp şaşırmak için buraya tıklayın.
- Yok önce çizgiden başlamak lazım. Çizginin ilginç hikayesine buradan göz attıktan sonra geometriye geçin bence.
- Bruno Munari'yi kitaplarından bildiğimi sanıyorum ama hakkında her yeni birşey öğrendiğimde galiba pek de tanımıyorum onu diyorum.. Masterını Munari üzerine yapmış ve onun metodlarıyla çalışan bi illüstratör buldum ve onun gözünden Munari'yi yine yine yeniden tanımaya başladım. buradan buyrun..
- Bu topipittori .. Ara ara buradan kitap önereceğim baştan kaynağını vereyim dedim. Bu yayınevi nasıl böyle olabilir bilmiyorum ki. Yaptıkları herşey mi güzel olsun. Blogda kitap tanıtımları var. özeti okuyup hayal kurabiliyor insan. Bir de dipsiz bir kuyu sanki insanın hayal gücü hala anlatılacak hikayeler bitmedi dedirtiyor.
Bugünki paylaşımlarım italyanca idi. Otomatik ingilizceye çevriliyor ve bence fena değil çeviri. İtalyancasını süper anladığımdan değil, ingilizcesini anlayabildiğim için bunu diyorum.Keyifli okumalarbeyhan
21.12.15
11.11.15
kasım
biliyorum aksatıyorum herşeyi. çünkü herşeyim aksak bir süredir..
Denizcim sen söylemesen belki de olmayacaktı kasım ayı. Günler biz onları saymayınca da geçiyor oysa ..
blogumdan bir mektup , adı gibi deniz arkadaşıma.
Denizcim sen söylemesen belki de olmayacaktı kasım ayı. Günler biz onları saymayınca da geçiyor oysa ..
blogumdan bir mektup , adı gibi deniz arkadaşıma.
5.10.15
4.10.15
15.6.15
haziran 2015
Kendi çapımda zamanı geri alıyorum:) Geçen zamanın takvimi haline geldi benim takvim işi..kötü. Haziran ayı ben 2015 haziranını unutmayım diye yapıldı. Mayıs? Mayıs ı atladım...atlanası günlerdi ama atlamayıp isteyene ( arcbeyhan@gmail.com a mail atana) gönderebilirim. Bu ayın kafası #sylviaplathkafası. RIP sylvia...iyi uykular...
30.1.15
8.1.15
2.1.15
Nazlı'nın Berlin'i
Hani buraya gezdiğim yerleri de yazacaktım, hani...Onthewayagain e yazmadığım bir sürü küçük seyahatim oldu 2014 de ama yazamadım, çizemedim...
Eskisi kadar sık değil ve eskisi kadar uzun mesafelere uzanmıyor artık benim seyahatler. Eskiden sürüklenir gibi giderdim sanki geriye dönmeyecekmişim gibi hissederdim (isterdim) şimdi eğer Samir'i almamışsam, vücudumdan bir parçayı bırakmışım gibi oluyor. Daha giderken geri dönüşü düşünüyorum. Yani işler biraz değişti.. neyse son kaçamağı kayıt altına alayım ve yavrunun yanına gideyim.
Kasım sonunda Berlin'e gittim. Daha önce de gitmiştim oraya ama bu seferki çok farklıydı. Nazlı'nın Berlin'ini gezdim. Yalnız gezmek üzerine konuşup durdum hep ama sevdiğin bir insanın yaşadığı (bir süre yaşadığı) kenti onunla birlikte gezmek çok bi başkaymış.
Eskisi kadar sık değil ve eskisi kadar uzun mesafelere uzanmıyor artık benim seyahatler. Eskiden sürüklenir gibi giderdim sanki geriye dönmeyecekmişim gibi hissederdim (isterdim) şimdi eğer Samir'i almamışsam, vücudumdan bir parçayı bırakmışım gibi oluyor. Daha giderken geri dönüşü düşünüyorum. Yani işler biraz değişti.. neyse son kaçamağı kayıt altına alayım ve yavrunun yanına gideyim.
Kasım sonunda Berlin'e gittim. Daha önce de gitmiştim oraya ama bu seferki çok farklıydı. Nazlı'nın Berlin'ini gezdim. Yalnız gezmek üzerine konuşup durdum hep ama sevdiğin bir insanın yaşadığı (bir süre yaşadığı) kenti onunla birlikte gezmek çok bi başkaymış.
beyhankafası
Böyle kafalar çizmeye başladım bir süredir. Saçlarına masallar, hikayeler işliyorum. Bazen de küçük sırlar :)
22.12.14
2015.. mutlu seneler
beyhankafası takvim olmak istedi.. :)
ocak ayı en bi sevdiğim Alice ile başlıyor.
bi istediğim var bu sene. bu takvimin, kimin evine, işine, dünyasına girdiğini merak ediyorum.
onu yeni evinde gösterir bir fotoğrafı arcbeyhan@gmail.com adresine gönderirseniz sevinirim. sahiden sevinirim..
herkese iyi seneler..
ocak ayı en bi sevdiğim Alice ile başlıyor.
bi istediğim var bu sene. bu takvimin, kimin evine, işine, dünyasına girdiğini merak ediyorum.
onu yeni evinde gösterir bir fotoğrafı arcbeyhan@gmail.com adresine gönderirseniz sevinirim. sahiden sevinirim..
herkese iyi seneler..
22.11.14
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)