25.3.13

GİTME YAZILARI

Dipnot tablet te Beyhan'ın seyir defteri köşesinde yayınlanan yazılarımın bir,iki  Ipad kitabı  haline gelmesi gibi bir proje var. Daha doğrusu ben ön sözleri bitirip gönderdiğimde yapılmış olacak. 

Kitaplardan biri gezi yazıları denilebilecek bir türe giriyor.Benim gezme ile ilgili durumumu bilenlerin tahmin edeceği üzere tipik gezi yazıları değil bunlar.Onlara "GİTME YAZILARI" dedim bu nedenle ama sizden daha yaratıcı başka öneriler gelirse çok sevineceğim.
İki gün önce Bologna için ağıt yakıyordum ama bugün ilk kitabın önsözünü yazarken heyecanlanıverdim birden.
Neyse işte ön söz taslağı ekte..İsim önerilerini bekliyorum..


GİTME YAZILARI
Kalabalık bir ailede dünyaya gelmenin bazı zorlukları vardır. Kendinize ait bir odanız olmasını beklemeniz bir hayaldir mesela. Benim o kadar büyük hayallerim yoktu  gerçi ama ara ara küçücükte olsa sadece benim olan  bir yer isterdim. Bir gün buldum o yeri.  Salonu oturma odasından ayıran katlanır kapıların, katlandığında oluşan üçgen aralığı tam bana göreydi. Kimsenin tenezzül etmeyeceği bir yer olması dışında, sivri köşeleri sayesinde evdeki  hiçbir yere benzemiyordu.  Birkaç kitap, kalemlerim, kağıtlarım, bir de bavulum... Hep birlikte zorlukla sığardık içine. Bavul? Söylemeyi unuttum, kalabalık bir ailede odanız olmadığı gibi eşyalarınızı koyabileceğiniz bir dolabınız da olmayabilir. Benim de 8 yaşımdan  beri, dedemden kalma bir bavulda duruyordu eşyalarım. Bu durumdan yakındığımı hatırlamıyorum hatta her an gidecekmişim gibi hazır olmak çok hoşuma giderdi. "Gitmek" benim  için "gezmek" ile aynı anlama gelirdi. Bazen ona buna kızar bavulumu kaptığım gibi  giderdim ve çok uzaklaşamadan dönerdim. 

Sonra büyüdüm işte. Kabardığı için hep kısacık kestirilen saçlarım uzadı, salondaki  Art Nouveau taklidi vitrinin en üst rafına kadar erişti elim kolum. Benden büyük kardeşlerim  teker teker yuvadan uçarken,  dar açılı kapı aralığından bir odaya terfi etsem de eşyalarım o  bavulda durmaya devam etti bir  süre daha. Boyum uzasa da gitmek, kalmak, yer, sahiplik, kelimeleriyle derdim  de devam etti. Hem bir yerim olsun istedim hem de hiçbir şeyin beni bağlamamasını, sırtımda ağırlık yapmamasını  Velhasıl ben hep gittim. Gezmedim, gittim.
Bu bir türlü kavrayamadığım  kelimelere bir de "sürüklenmek " eklendi bir süre sonra. Sürüklenircesine gittim ama her seferinde  o olmayan küçücük  yerime kavuşma isteğiyle kavrularak döndüm. Yer denen şey, cebime sığacak kadar küçük olsaydı belki de dönmezdim. 
Bu yazıya Harry Connick Jr. in Drifting i eşlik eder,eğer bu linke tıklarsanız.
Benim yine sürüklendiğim dönemlerin birinde bir arkadaşım sayesinde tanışmıştım Drifting ile. Arkadaşım da sürükleniyordu. Sonra o bir tarafa sürüklendi, ben başka bir tarafa... Ama şarkı kaldı. Yazı da böyle bir şey işte. Neden yazdığını düşünüyor ya insan bazen. Kalsın diye. Ben gidince o kalsın diye yazıyorum galiba..
Neyse işte oğulun doğumundan önce iki kitap doğuracağımdır. Kitap sanal raflarda yerini aldığında haber veririm. Komik olan, I pad im olmadığı için benim okuyamayacak olmam :))

haydi gidelim..
b


23.3.13

Bologna ilistürasyonlu çocuk kitapları fuarı

geçen sene tam şu zamanlar oradaydım... sanmıştım ki, bu sene kitabımla birlikte orada olacağız yine:)
neyse.. belki bir sonraki seneye...