önce yeni bir pencerede Harry Connick Jr. in Drifting şarkısını bir açalım.
"TODAY I AM A BIRD"
Sırf bu sözcükleri daha yakından görmek için günde 10 bardak kahve içebilirim ben. İçimdeki dinmeyen kuş olma (ya da kuş gibi özgür olma) isteği , kahve kokusu ile birleşince zıvanadan çıkarım iyice. Hatta çıktım bile.
Yine kendimi yollara atma arifesindeyim. Bu cümle , "yolculuğa çıkma arifesindeyim" şeklinde de yazılabilirdi ama benim yaptığım tam olarak kendimi yollara atmak şeklinde bir şey. Belki durduğum yerde özgürleşmeyi beceremediğim için, belki de genlerden bulaşmış bir şey bu, nedenini bilmiyorum ama zaman zaman bir sebep uydurup gitmem gerekiyor. Nefes almak için gitmem gerekiyor diyorum bir de. Var mı böyle bir cümle? Ben pek sık söylerim bu cümleyi hatta kısa mesafeler de olsa nefes almak için başı boş sokaklarda yürümem gerekir. Geçenler de bir güzel bahane de uydurdum bu durumuma. "İnsan doğanın parçasıdır falanda filandır, rüzgarı teninde hissetmezse iç dengesini de kuramaz bır bır bır dır dır dır "bu şekilde devam ediyor ve her insanın günün büyük bir kısmını hiç bir şeysiz sokaklarda geçirmesi gerektiğine dair bu cümleler ,hızla takılmadan söylenince inandırıcı gibi geliyor kulağa.
Neden uzaklara gitmeye çalıştığıma bir açıklama getirecek olursak. Başka kültürler falan da filan diye başlıyordum anlatmaya eskiden. Artık anladım ki ilgisi yok bununla. Yine benim o lanet özgür olma hissim ile ilgili bir şey bu da. Gitmek yeterli değil tek başına, kök salamayacak bir ortam olmalı yani sürüklenmeliyim bir nevi ve gittiğim yerde ev hissi olmamalı.
Ev, geri dönmek isteyecek kadar özleyebileceğim bir tanıma erişmeli yolculuk boyunca bu nedenle olabilecek en kötü koşullara maruz kalmalıyım. Şu: "Ancak hava yüzüme yüzüme vurduğunda yaşadığımı hissediyorum" halleri geçene kadar evsiz, yersiz olmalıyım. Her halde feci şekilde açıkladım bu kendimi yollara atma durumumu. Tüm samimiyetimle durum budur arkadaşlar.
Pek bir garip durum bu değil mi.. Dahası var. Sokakta kendimi en yakın bulduğum şeyin evsizler olması, mülkiyet,para pul, sahiplik ile ilgili duygularımın pek bir zayıf olması zaman zaman korkutuyor beni. Sokakta yaşayanları , yaşamak zorunda olan insanları, bunu yapabilenleri bir an, birkaç saniye , anladığımı hissediyorum sonra korkularım kaplıyor hislerimin üzerini ama tam olarak yok edemiyor onları. Bu his nedeniyle ben böyle ara ara gidiyorum işte. Sonra içimde, kafamı sokacağım bir ev altına sığınacağım bir çatı olsun hissi ile kavrularak eve dönüyorum. Komik komik cümleler kuruyorum. Evimin kıymetini bileceğim, yemek yapacağım, kendimi sokaklara atıp atıp durmayacağım şeklinde.
Neyse, hisler buydu, gelelim olaya.. Ben yine gidiyorum. Bir sürü bahane buldum bu son "gitme" me. Hatta ilk başta tamamen uydurmuştum o sebepleri ama sonra gerçek oldular. Kendim de şaşırdım bir kaç noktadan bağlandı birbirine planlar. Benim başıboş dolaşma planım iş gezisine döndü bir anda iş de ev hissi gibi birşey özgürlük planımı bozabilir diye aralara belirsizlikler koydum neyse ki. Küçük sefillikler diyelim. Evi, kök salmayı özleyene kadar on the way again gezecek biraz. Yarın itibariyle ben bir kuşum.