
Starbucks:, bir kahve alıp bir köşede oturup tüm günü geçirebileceğin yer. Bir kahve fiyatına satın alınabilecek en özgür mekan . Herhalde ucuz bir ifade olduğu için böyle bir sloganları olmamıştır hiçbir zaman da olmayacaktır, ama Starbucks'ı benzerlerinden ayıran en önemli özellik bu. Kahvenin bahane olduğu yer, aaa bir slogan daha . Kahve sahiden de zihin açıyor.
Farklı mekanları da denedim biliyorum hiç bir yerde rahatsız edilmeden yada birilerinin ilgisini çekmeden öyle boş boş oturmak mümkün olmuyor. Burası farklı. Kimse sana bakmıyorken de daha rahat dinliyorsun haliye sohbetleri.
Starbucks sohbetleri 01,
........
Uzman: Yo yo öyle deme. Bu eğitimin olumlu etkilerini görüyoruz biz aslında. Mesela bizim grupta bir kadın var. Bu kadınının bir rahatsızlığı var ve her hafta sadece belirli bir gün ve saatte geçekleşen bir doktor randevusu oluyor. Doktorun muayenehanesi servis yolu üzerinde olduğu için servisi kullanıyor doktora giderken. Fakat servisi kullanan bir başka kadının sürekli on dakika geç kalması nedeniyle doktora yetişmekte sorun yaşıyor. Sadece bu kadın değil servisteki herkes rahatsız oluyor aslında bu kadının geç kalmalarından ve senin yüzünden randevumu kaçırdım, geç kalıyoruz cümleleriyle alevlenen tartışmalar oluyor her hafta. Çatışma eğitimi sonrasında bu hasta kadın servise geç kalan arkadaşını bir kenara çekiyor ve şu kelimeleri kullanarak durumunu anlatıyor..
"Benim bir rahatsızlığım var ve bunun düzenli tedavisi için şu gün şu saatte doktorda olmam gerekiyor ama servis 10 dakika geciktiği için randevuma geç kalıyorum ve randevum iptal oluyor".
Ben seni anlıyorum, tamamlaman gereken çok işin var ve bunları toparlayarak çıkman mümkün olamıyor fakat böyle de bir durumumun olduğunu bilmeni de istiyorum" şeklinde kuruyor cümlelerini
Burada ses azaldığı için son cümleyi çok net duyamadım ama sonuç servisteki kavgalar azalıyor ve geç kalan kadın o günler geç kalmamaya çalışıyor. Ben aklımdan bildiğin alttan alma diye geçirirken uzman böyle olmadığını anlatmaya başlıyor.
Yine Uzman: Çatışma yönetiminde kendini ifade etmek için kullanacağın kelimeler çok önemli..Senin yüzünden geç kalıyorum ifadesini kullanmıyor . Yani doğrudan geç kalan kadını sorumlu tutmadan durumu anlatmak için doğru kelimeleri seçiyor.
Ben içimden atasözleri ile konuşmaya eşlik ederken, köprüyü geçene kadar ayıya dayı, maksat üzüm yemek bağcıyı dövmemek gibi atasözleri bunlar, konu ilgi alanıma giren bir noktaya geliyor.
Kişisel eğitim programlarının daha eğlenceli hale gelmesi belki sadece karikatürlerden oluşan bir eğitim verilmesi ile ilgili konuşuluyor. Şirketlerinin bu konuda bir teşebbüsü olduğunu ama fahiş bütçeler oluştuğunu duyuyor, sırıtıyorum. Neyse ki Starbucks da kendi kendine sırıtan insanlar da garip karşılanmıyor.
Eğitimin (dolaylı yoldan benim de eğitimim oluyor) bitmesine yakın yan masaya iki hanım oturuyor. Bir filmden bahsediyorlar ve filmdeki on kafenin ikisinde bulunmuş olmakla övünüyor kadınlardan tabi ki kızıl saçlı olanı. Dikkatimi çekti kızıl saçlı kadınlar ne kadar da çok konuşuyor.
Bu söz konusu kafelerden biri Paris'te. Az konuşan ve dolayısıyla kızıl saçlı olmayan diğer kadın ben Paris'teyken o cafeyi gördüm ama oturmadım diyor.Çünkü çok salaştı değil mi diyor kızıl saçlı kadın. Kızıl saçlı olamayan kadın evet diyor ama sesinde tereddüt var. Ben içimden hatırlamıyor aslında diyorum.Bu kadın biraz tutuk sanki allahtan diğer kadının söyleyecek çok şeyi var bu konuda da . 1967 de orası çok çok şık bir yerdi diyor. Sonradan salaş oldu..
Enteresan şekilde onlar konuşurken ben o kahvenin salaş masalarını hayalimde canlandırabiliyorum. Kafenin önündeki eskiden beyaz olan ama simdi koyu bir bej rengini alan tentesine kadar görüyorum cafeyi . Güneş yok cafenin bulunduğu sokakta. Tek bir garson var hizmet eden zaten bu saatte sadece iki üç müşteri oluyor cafede...
Ben kaptırmış gidiyorken kızıl ve kızıl olmayan kadınlar konuyu nasıl, eve ayakkabı ile girmemeye getirdiler bilmiyorum ama komik bir konu başlamış az daha kaçırıyordum diyorum.. Bu sefer sesli bir şekilde gülüyorum tabi ki kimse dönüp bakmıyor bile..
Tikkat: Bu yazıya Ella eslik ediyor. (link'e tıklayınız)
Canım Beyhan'ım:) çocuksuz zamanalrında bol bol dinle, bol bol hikaye biriktirmek gerek demek:) İlk yıllar en azından benim için tam bir kopuş oldu bu konuda da:)
YanıtlaSilAyrıca saçlarımı kızıla boyatmayı düşünüyorum da sen deyince korktum, halbüse konuşkan değilimdir hiç.. en azından uzun süredir hiç değilim:)
ilahi beyocan okurken beni güldürdün, senin yan masadaki sohbetleri dinlemeye çalışırken ki yüzün gözümün önüne geldi :) aklıma menüsünde ne yazdığını anlamadığımız restoranlarda ne ısmarlayacağımızı bilemediğimiz için gözümüzün yan masadakilerin yediklerine kaydığı ve garsona şu yan masadaki ne yiyorsa ondan lütfen dediğimiz geldi :))))
YanıtlaSil